KAROTİS CİSİM TÜMÖRLERİ
KAROTİD BODY TÜMÖRLERİ
KAROTİD GÖVDE TÜMÖRLERİ
Karotis Cisim Tümörleri (KCT) ya da daha doğru olarak Karotid Gövde Tümörü (KGT) diye bilinir. Patolojik ismi paraganglioma veya kemodektoma olarak tanımlanmıştır.
PARAGANGLİOMA NEDİR?
Belirli bir sinir hücresinden (kromaffin hücreleri) köken alan tümördür. Adrenal bezlerinde oluşursa ‘’feokromositoma’’ denir. Diğer vücut bölgelerinde görüldüğünde paraganglioma adı verilir. Diğer bir ismi de ‘’kemodektoma’’dır.
Kromafin hücrelerden köken alırlar. Tümörler adrenal bezlerde meydana geldiğinde bunlara feokromositoma denir. Tümörler vücudun başka bir yerinde meydana geldiğinde bunlara ‘’paraganglioma’’denir.
Paraganglioma tipik olarak karotis arter (şah damarının) ayrım yerinde bulunur. Şah damarının ana dalından ayrılan iç ve dış dalları (external ve internal karotid arterler) arasında yerleşir.
Yıllık 100.000 bin kişide 1-2 kişide görülen ender bir tümördür. İyi huylu bir tümördür. Çok ender olarak malign kötü huylu olmaktadır. Baş ve boyun bölgesinde görülen tümörlerin %0,6’sını oluşturmaktadır.
Şah damarının ikiye ayrıldığı bölgede normalde bulunan doku Otonom Sinir Sisteminin Sempatik bölümünün bir parçasıdır. Salınan şah damarından alınan kan akımı ve kan basıncı gibi bilgileri sinirler aracılığı ile beyinde göndererek kan basıncını erken ve kısa dönemde acil kontrolünde görevlidir.
Şah damarının ayrım yerinde bulunan bu nöroendokrin (sinir ve orman) dokusundan köken alan tümör tüm tümörler arasında en yüksek kanlanmaya sahip olan tümörlerdir. Sadece şah damarından değil yakında bulunan diğer damarlar (vertebral arter) üzerinden de beslenmektedir.
Genellikle 40-50 yaşlar arasında görülür. %10 oranında iki tarafta görülür.
%10-50 arasında ailesel olarak görülür. Bu tip hastalarda daha genç yaşlarda görülmektedir.
Albrecht Von Haller 1743 yılında tanımlanmıştır. 1880 yılında ilk kez cerrahi olarak çıkarılmıştır. Bu ilk vaka ağır kanama ve felç nedeni ile kaybedilmiştir. İlk başarılı vaka ise 1903 yılında yapılmıştır.
Cerrahinin ilerlemesine karşın 1960’lı yıllarda bile ölüm oranları yüksek seyretmiştir. Günümüzde cerrahi sonuçları başarılıdır.
BELİRTİLERİ
- Sıklıkla belirti göstermez.
- Büyüyen kitle tesadüfen tespit edilir. Fizik muayenede veya boyun ultrasonu sırasında saptanır.
- Bazen hasta farketmez ve yakınları tarafından tespit edilir.
- Sessizce ağrısız büyürler.
- Çok büyüyen tümörler özofagusa (yemek borusuna) baskı yaparak yutma güçlüğüne neden olabilirler.
- Büyük tümörler vokal kordlara (ses tellerine) baskı yaparak ses kısıklığına neden olabilir.
- Salınan hormonlar nedeni ile kan basıncında tansiyonda yükseliş ve düşüşler görülebilir.
- Ender olarak her kalp atışında kulakta çınlama olabilir.
- Büyüme hızı düşüktür.
- Bazen boyunda kitle nedeni ile yapılan ameliyatlarda tesadüfen saptanır.
FİZİK MUAYENE
- Kitle boyun muayenesinde palpasyon ile saptanır.
- Şah damarına bası yapan tümörlerde dinleme ile üfürüm duyulabilir.
- Tümör horizontal (yatay) düzlemde palpe edilebilir az miktarda da olsa hareket ettirilebilir. Fakat vertikal (dik) düzlemde hareket ettirilemez buna ‘’Fontaine işareti’’ adı verilir.
TEŞHİS YÖNTEMLERİ
- Ultrasonografi kitlenin tam lokasyonunu ve çapını belirlemek için ilk seçilen yöntemdir.
- Bilgisayarlı Tomografik veya MR Anjiyorgrafi ikinci tnaı yöntemidir.
- DSA veya selektif Karotid Anjiografi: Tümörün kan dolaşımı bağlantılarını göstermek için faydalıdır. Karşı taraftaki şah damarının dolaşımının tek başına yeterli olup olmadığı saptanır.
- Tümörün sınıflaması ve tedavi yöntemlerinin seçimi için bu tetkikler gereklidir.
- Görüntülemede internal ve eksternal karotid arterler üzerinde baskı ile iki taraflı bir eğim oluşur bunlar ‘’lir işareti‘’ adı verilir.
TÜMÖR SINIFLAMASI
Shamblin sınıflaması
- Tip I tümör damarlara fazla yapılmamıştır. Cerrahi açıdan riski en düşük gruptur.
- Tip II: Tümör damarları minimal ölçüde işgal eder. Bu tip tümörlerde cerrahi dikkatli uygulanır.ou
- Tip III tümörler damarları işgal etmiş ve şah damarının arkasına kadar dolaşarak çevrilmiştir. Cerrahi açıdan zordur. Bu tip tümörlerde cerrahi öncesi küçültücü yöntemler seçilir. Tedavi sonrasında cerrahi daha güvenli uygulanır.
TEDAVİ
- Cerrahi olarak rezeksiyon (çıkarılması) temel tedavidir.Tümör sınıflamasına göre Tip 1 ve II tümörlerde direkt cerrahi uygulanır.
- Cerrahi sırasında gerekirse şah damarı klemplenir ve beyin dolaşımı geçici süre ile tek taraflı hale gelir. Hastanın karşı taraftaki şah damarının yeterli dolaşımı sağlayıp sağlamadığı ameliyat öncesinde yapılan anjiyografi ile teyit edilir.
- İleri derecede büyümüş ve şah damarlarını sarmış olan tümörler (Tip III) kanama ve diğer riskleri azaltmak için cerrahi öncesinde embolizasyon (besleyen damarların kapatılması) veya radyoterapi ile küçültülür.
- Embolizasyon daha çok tercih edilen yöntemdir. Embolizasyon anjiyo ile direkt damar içine girilerek yapılabilir. Diğer yöntem ise hem anjiyo ile damar kapatılarak hem de ciltten direkt tümör içine (Onyx Embolizasyon Sistemi) yapistirici madde verilerek yapilir
- Bu işlemlerden 3-4 hafta sonra ise tümör küçüldükten sonra cerrahi rezeksiyon yapılır.
SONUÇLAR
- Cerrahi ve gerektiğinde kullanılan diğer yöntemler ile başarı %100’e yakındır.
- Tümör cerrahisinde kanama ve felç de dahil olmak üzere %2 civarında ölüm riski vardır.
- Tümör tamamen çıkarıldığından tekrarlama hemen hemen hiç görülmez.
KAYNAK
https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11289908/
karotid body tümörü, karotis cisim tümörleri, karotid gövde tümörleri, karotid tümörleri, şah damarı tümörleri, şah damarı, tümör, tümörler, paraganglioma, kemodektoma, şah damarı para ganglioma, paraganglioma tümör, şah damarı tümörleri, kalp damar cerrahisi, karotid, şah, damar, kalp damar, cerrahi, ameliyat, paraganglioma ameliyat, şah damarı ameliyatı, karotis tümörleri, karotis paraganglioma, şah damarı tümörü paraganglioma, boyun tümörleri, boyunda kitle
#şahdamarıtümörü
#karotidbodytümör
#karotidgövdetümörü
#şahdamarıtümörü