TESTOSTERON ATLADIĞIMIZ BİR ŞEY VAR MI?

1889 yılında Charles Edward Brown-Sequard köpek ve domuzların testislerinden elde ettiği sıvıyı kendisine enjekte (cilt altı)  ettiğinde yıl 1889 idi. 72 yaşındaki nörolog 10 defa 3 hafta içinde enjeksiyonlar yapmıştı. Sonuçları ‘’ kas gücünde artış, daha kuvvetli idrar yapabilme, dışkılamada kolaylık ‘’ şeklinde aynı yıl Lancet dergisinde yayınlamıştı. Bu yazı ile birlikte testislerde üretilen hormonlar sihirli etkileri ile ‘’ hayat iksiri’’ olarak adlandırılmıştır. 20 yüzyıl ile birlikte testislerden testosteron elde edilmesi çalışmaları hızlanmıştır. Başlarda erkek menopozu denilen ‘’ uykusuzluk, sinirlilik, depresyon libido azalması ve sertleşme bozuklukları ‘’ için ideal bir ilaç olarak tanımlanmıştır. Sorun ilerleyen ve beklene yaş ile erkeklerde testosteron düzeyinin normalin altına inmesiyle ‘Testosteron Yetmezliği’ oluşur. Bu durum “Andropoz” ya da  “ Hipogonadizm” gibi değişik isimlerle anılır.

 

Testosteron’un güçlü etkileri yüzünden 1960’larda ülkemizde bile kendini yorgun hisseden ve enerji ihtiyacı olan kişiler kendilerine depo testosteron yaptırmışlardır. Sonrasında uzun dönemli olumsuz etkileri ve sporcuların doping olarak kullanması ile kötü tarafları çıkmaya başlamıştır.

Böylesine rastgele testosteron kullanımı pek onaylanmamaya başlamıştır.

Hormon tedavisi iki ucu keskin bıçak olarak değerlendirilmiştir. Yani yararı ve zararı arasındaki sınır oldukça belirsizdir. O yüzden sadece gerekli olduğu durumlarda ve dozlarda kullanılması gündeme gelmiştir.

O tarihlerden bu yana testosteron tedavisi hem ilerleyen yaş beklentisi ve vücut geliştirmecilerin meraklılarını çeken bir doping ilacı haline de gelmiştir.

Günümüzde beklene yaşam süresinin uzaması ile birlikte sadece cinsel hedefler için değil genel iyilik hali, bilişsel fonksiyonlar ve hatta kalp damar sağlığı için kullanımı da gündeme gelmiştir.

İşte yazımızın başlığı da bu yeniden değerlendirmeye bağlanmıştır. ‘’ Yeniden Testosteron, Atladığımız bir şey var mı? ‘’ aslında bir üroloji dergisinde 2017 yılında yayınlanan makalenin başlığıdır.

Bu alanda oluşan değişik soruları gündeme getirmiş bir yazıdır. Bizde şimdi bu alandan ilerleyeceğiz.

Brown-Séquard CE. Note on the effects produced on man by subctaneous injections of a liquid obtained from the testicles of animals. Lancet. 1889;134:105–107.

Vineet Tyagi, Michael Scordo,  Richard S. Yoon, MD, Frank A. Liporace,, Loren Wissner Greene. Revisiting the role of testosterone: Are we missing something?  Rev Urol. 2017; 19(1): 16–24.

 Erkeklerde 40 yaşından sonra testosterone düzeyi düşmektedir.  Testosteron, % 95’i testislerden, % 5’i böbreküstü bezlerinden salınır.40 yaşından sonra %1 oranında düşer.  40 yaşın üstündeki erkeklerde kabaca %50’sinde testosterone düşüklüğü görülmüştür. Kabaca % 20’si orta ve %5’i ağır derecede yetmezlik gösterir.

Günümüz koşullarında bazı etkenler bu düşüşte önemlidir.

Testosteronun bir kısmı östrojene dönüşür. Yağ dokusu olanlarda bu daha fazladır. Yani obez kilo fazlası olanlarda bu değişim ile orijinal testosteron düzeyleri düşer. Şeker hastası olanlarda ve hareketsiz yaşantı sürdürenlerde de testosteron düzeyleri düşer.

Testosteronun tedavi için gündeme gelmesinde önemli bir gelişmede Alzheimer ve bunamada testosteron düzeylerinin düşüklüğünün tespit edilmesidir.

Testosteron ilerleyen yaşlarda sadece cinsel sıkıntılar için değil hem yaşam kalitesi ve hem de yaşamsal fonksiyonlar açısından önemlidir.
Testosteron Eksikliği belirtileri nelerdir?

  • Kendini iyi hissetmeme
  • Enerji Eksikliği
  • Çabuk yorulma
  • İsteksizlik, depressif ve endişeli haller
  • Sebepsiz duygusallaşma
  • Eklem ve kas ağrıları, 
  • Aşırı terleme, sıcak basması,
  • Uykusuzluk 
  • Gerginlik, huzursuzluk, 
  • Kas gücünde azalma, güçsüzlük, 
  • Kıllarda özellikle sakalda azalma
  • Cinsel istek ve güçte azalma,

Bu kadar belirtinin bir arada olduğu bir kişiyi düşünün parmağını kaldıramayan perişan bir adam resmi ortaya çıkar.

Şimdiye kadar işler tamam peki testosteron kullanılmasında bir sıkıntı var mı?

İşte orada işler biraz karışmış durumda.

Önce gerçekten eksik mi? değil mi? ona bakmak gerekiyor.

Bir grup sadece eksik değil aynı zamanda belirtileri olması gerektiğini tedavi için öne sürüyor.

Sonrasında ancak eksikse testosteron verilmesi öneriliyor. Bu alanda bazı kısıtlamalar var.

Testosteron alanlarda karaciğerde tümör oluşumu ve kalp damar hastalığı riskleri gibi bazı konular gündeme gelince kullanım alanı kısıtlandı.

Andrew Elagizi, Tobias S. Köhler, Carl J. Lavie. Testosterone and Cardiovascular Health. Mayo Clin Proc . 2018 Jan;93(1):83-100..

Eric M Lo , Katherine M Rodriguez , Alexander W Pastuszak , Mohit Khera

Alternatives to Testosterone Therapy: A ReviewSex Med Rev. 2018 Jan;6(1):106-113.

Testosteron tedavisinin yan etkileri:

  • Uyku apnesi varsa kötüleştirir.
  • Akne yapar.
  • Prostat bezini büyütür. Varsa prostat kanserini de büyütür.
  • Memeleri büyütür. Jinekomasti.
  • Fazla kırmızı hücre üretilir bu da pıhtılaşma riski yaratır. Kullananlarda akciğere pıhtı atması görülür. Bu karmaşa ölümcül olabilir.
  • Sperm üretimi düşer sayı azalır.
  • Testisler küçülür.

Bazı araştırmalarda testosteron tedavisinin Kalp Damar Hasalıkları riskini arttırdığı ileri sürülmüştür.

Vücut geliştirmek için testosteron kullanmak isteyenlere duyurulur.

İşte bu atladığımızı düşündüğümüz noktalardan biri olabilir.

Bu konuya birazdan detaylı ve araştırmalardan örnekler vererek dönmek üzere bir küçük parantez açalım.

Testosteron düzeyleri ile saldırganlık arasında bir ilişki var mı? Hapishanelerde yapılan çalışmalarda saldırganlık gösteren ve şiddet geçmişi olan kişilerde testosteron düzeyleri yüksek bulunmuştur. Bu noktadan sonra hemen akla gelen soru şudur: testosteron tedavisi alanlarda saldırganlık olur mu? Hayır, böyle bir bulgu yok.

Saldırganlık gösterenlerde zaman zaman testosteron düzeylerinde sıçramalar görüldüğü saptanmıştır. Saldırganlık için ise sadece testosterona değil genetik yapının da önemli olduğudur. Bazı genetik kodların daha fazla tekrarlandığı kişilerde testosteron saldırganlığın görüldüğü düşünülmektedir.

Gelelim asıl önemli konuya. Hormon tedavisi ne olursa olsun iki ucu keskin bıçaktır. Yani hem olumlu hem de olumsuz etkileri vardır. Testosteron ve Kalp Damar Hastalıkları. Yukarıda aktarmıştım Testosteron tedavisini önemli yan etkilerinden biri damarda pıhtılaşma ve çok korkulan Akciğer Embolisidir. Buna bağlı ölümlerde görülmektedir.

Buna karşın Kalp Damar Hastalarında Testosteron tedavisi alanlarda kalbin kasılmasında düzelme ve damar sertliği kriterlerinde düzelme görülmüştür. 23 hafta süren tedavi kesildiğinde ise elde edilen olumlu gelişmeler ortadan kalmıştır.

Başka bir çalışmada testosteron tedavisi alanlar ile almayanların kalp damar hastalığına bağlı ( kalp krizi ve felç ) ölüm oranı alanlarda almayanlara göre yarı yarıya düşmüştür.

Diğer çalışmalarda testosteron düzeyi düşük olanlarda Kalp Damar Hastalığı riski ve ölüm oranları daha yüksek bulunmuştur.

Buna karşın damarda kireçlenmeyi arttırdığı yönünde zayıf da olsa bazı bulgular vardır.

Bu karışıklık yüzünden yeni bir çalışma başlatılmış ve sonuçları meraklı beklenmektedir.

Belki ileride Testosteron konusunda atladığımız bir noktanın olup olmadığını öğrenebileceğiz.

Belki düşük doz testosteron tedavisi Kalp Damar Hastalıklarının tedavisinde ek olarak uygulanabilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz