VARİS HAKKINDA TÜM BİLGİLER

VARİS İÇİN AYRINTILI BİLGİLER TIKLAYINIZ

VARİS İÇİN YOUTUBE VİDEOLARIM TIKLAYINIZ

Varis hastalığının tarihçesine baktığımızda karşımıza Tıp tarihindeki en eski belge çıkmakta. Bu da M.Ö 1550 yılına dayanan Ebers Papirusudur. Bu papirus da eski Mısır Tıbbına dayana pek çok hastalıkla ilgili bilgiler bulunmaktadır. Bunların içinde varis hastalığı da bulunmaktadır. 

Bu dönemde genelde gözle görünen damarlara pek dokunulmaması önerilmektedir. Sonrasında Eski Yunan Medeniyetinde varis ile ilgili yakınmaları azaltacak bazı bitkisel ilaçlar başta sarımsak kremi ya da ezmesi hastalar önerilmektedir. 

Hipokrat özellikle varis hastalığının ileri evresinde görülen yaralar: varis ülserleri ile ilgili ilk gözlemlerde bulunuştur. 2000 yıl öncesinden gelen bu gözlemlerde Hipokrat vücutta bulunan sıvıların dengesinin bozulması ve kötü sıvıların üstünlüğü ele geçirmesine örnek olarak varis hastalığını bir kanıt olarak görmüştür. İleri varis hastalığında yaralardan oluşan kanamalarda koyu renkli oksijenden fakir kanın patlayarak akmasını da vücudun kendi savunma mekanizması olarak görmüştür. Düşünün bacakları şiş ve yaraları olan bir hastada varis kanaması ile dışarı çıkan kandan sonra hastanın ‘’ pis kandan ‘’ kurtularak rahatlaması günümüzde bile bir tedavi olarak görülebildiğini akla getirir.

 Hipokrat o dönemde bu damarlardan kurtulmanın bir yolunu genişleyen damarların pıhtılaşması ile tıkanması olarak görmüştür. Kendisi ilk olarak bazı demirden aletler kullanarak baskı ya da kızdırıp bu damarlara tutarak ^^yakarak^^ bir tedavi yöntemi geliştirmiştir. Bu günümüzdeki elektrokoter ya da termoliz işleminin temelini oluşturur. Benzer bir akıl binlerce yıl öncesinden çalışarak bu sonucu üretmiş ve bizde günümüzde bunu kullanmaktayız.

https://www.youtube.com/watch?v=dfxiLn_MyI4&t=1s

 

İlk cerrahi girişim M.Ö 1657-86  yıllarında yaşayan Romalı Gaius Marius tarafından varisli damarın çıkarılması ‘’ varisektomi’’  şeklinde önerilmiştir. 

Varisli damarın tamamen çıkarılması (stripping) ve yakılmasını ise gerçek anlamda dile getiren ilk kişi Celsus (M.Ö  30- M.S. 30 ) olmuştur. Varis tedavisi konusunda ilk adımlar atılmaya başlanmıştır. 

 

Yine benzer bir şekilde Galen varisli damarların bir kanca ile çıkarılmasını gündeme getirmiştir. Bu işlem bizim bugün uyguladığımız varis paketlerinin çıkarılması ‘’ flebektomi’’ işlemi ile aynıdır.

İskenderiye’de Paulus yine varisli damarların çıkarılması konusunda benzer yöntemler önermiştir.

Bergama kökenli (ki tarihin ilk tıp okulu Bergama Da kurulmuştur) bir belgede Oribasius (325-395) varis ameliyatının nasıl yapılacağı ile ilgili detaylı yazılar yazmıştır. Rezeksiyon, yakma ve pıhtıların çıkarılması gibi temel aşamalı bu belgede bulabilirsiniz.

Endülüs Cordoba Abu-Al-Qasim Khalaf İbn Abbas Al-Zahrawi (930-1013) varis damarlarından büyük safen venin nasıl çıkarılacağını detaylı anlatmıştır.

Guy de Chauliac (1298-1368) ayakta gelişen varis ülserlerinin tanımlama ve sınıflamasını yapan ilk doktor oluştur.

Ambroise Pare yine bir başka Fransız doktor 200 sene sonra benzer tanımlamaları yapacaktır.

William Harvey dolaşım sisteminin ilk bilimsel verilerini açıkladıktan sonra varisli damarlardan uzak durulması, aksi takdirde bunun tehlikeli olabileceği düşüncesi doktorlar arasında yerleşmiştir.

1628 yılında yayınladığı “Exercitatio Anatomica de Motu Cordis et Sanguinis in Animalibus” kitabında dolaşım için fizyolojik ilk bilgileri yayınlamıştır.  Harvey aynı zamanda toplar damar sistemindeki kapakçıkların ve kapakçık yetmezliğine dikkat çeken ilk kişidir. 

Charles Gabriel Pravaz (1791-1853) yine bir Fransız varisli damarların çıkarılması ve damarların içine ilaç enjekte edilebilmesi için ilk aletleri yapan cerrahtır.

Cerrahi girişim ancak anestezik tekniklerin 19 YY ‘da uygulanmaya başlaması ile yeniden gündeme gelebilecektir. 

İsterseniz varis çorapları konusundaki tarihsel bilgilere de kısaca bir göz atalım.

Varis için basit çorap kompresyon tedavileri ise eski Roma döneminden beri uygulanmaktadır.  Özellikle askerlerin uzun yürüyüşlerde bacaklarına bezleri sıkıca sarması yorgunluklarını ve bacaklarının şişmesini önlemek için bu yöntemi kullandıkları bilinmektedir. Bu sargılar giyim değil tıbbi amaçlı kullanılmaktaydı. Her Roma askerinin bu tür bez ve bandajlar kullandığı tüm resimlerde görülmektedir. 

https://www.youtube.com/watch?v=FhPx-2SmQ0Q&t=2s

 

17 YY’dan itibaren bu tür kompresyon yani baskılı bandaj kullanma fikri ayak ülser yaralarında kullanılmaya başlanmıştır. Burada kullanılan bandajın en azından 40-70 mm Hg gibi bir basınçla yani sıkıca sarılması önerilmiştir. Hatta çok sıkı sarılan ve topuk –ayak bölgesi sarıldığında ayaklarda görülen morarmanın bandaj çıkarıldıktan sonra düzelmesi de toplardamarların çalışması ile ilgili bilgileri pekiştirmiştir. Bandaj kullanımı da o yüzden parmaklar ve topuk açıkta kalacak şekilde yapılmıştır. Bu bandajın sarılması da doktorun mahareti olarak görülmüştür. 

Tüm bunlar günümüzdeki varis çoraplarının temelini oluşturacak uygulamalar üretmiştir. 

 

Bundan sonraki bölümde varis tedavisinin cerrahi işlemleri gözden geçirilecektir.

İlerleyen dönemde ise varislerin içine ilaç enjeksiyonun ilk uygulamalarından bahsedilecektir. 

 

 

VARİS CERRAHİSİ TARİHÇE 9.BÖLÜM

1890 yılında Alman Friedrich Trendelenburg bacaktaki yüzeyel ana toplar damar olan Büyük Safen venin bağlanması ameliyatını yapmıştır. Büyük safen ve derin ana toplar damara dökülmeden 20 YY ile birlikte varis cerrahisi ameliyatlar açısından zenginleşmeye başladı.

Keller (1905) venöz stripping (sıyırma) işlemini bir varis damarının bir bölümünde damarı aşağıdan ve yukarıdan bağlayarak gerçekleştirdi.  

Amerika’da 1905, W.L Keller described stripping by invagination (Figure 9) which was revived in 1963 by Van der Stricht under the name of wire invagination (Figure 10). In 

1906 yılında C.H. Mayo varis damarlarının dışarıdan açık cerrahi ile çıkarılması reported his technique of external stripping (Figure 1903 yılında  W. Babcock varis damarının içine sert bir tel sokularak çıkarılması işlemini ( endoluminal stripping) başlattı. Bu işlem klasik cerrahi olarak uzun süre gündemde kaldı.

Myers 1947 yılında daha yumuşak ve kıvrılabilir bir stripper kullanmaya başladı. Böylece fazla kesi yapmaya gerek kalmadı.

1989 yılına kadar bu teknik tek başına tüm uygulamalarda kullanıldı. 1989’da ise yeni gelişmeler olacaktı.

önceki bölümünde bulunan ana kapakçık ve onun yetmezliği varis oluşumdaki ana faktördür.Trendelenburg bu kapakçığın damarın bağlanması ile birlikte devre dışı kalacağını ve sonuçta böylece daha aşağıda bulunan damarlarında genişlemesinin duracağını ileri sürmüştür. Bu temel düşünce hala geçerli ve doğrudur. İşin ilginç yanı Trendelenburg bu ameliyatı o kadar hızlı yapmaktaydı ki anesteziye bile gerek duymamaktaydı. O gerek duymamış ama bir de hastaya sormak gerekir değil mi?

 

Varis tedavisinde bilinen adıyla köpük tedavisi ya da skleroterapi için ne gibi ilaçlar kullanılır.

 

  • Varis tedavisindeki yöntemler nelerdir?
  • Varis denilince sıklıkla Yüzeyel Safen damarındaki ana kapakçıktaki yetmezlik akla gelir.
  • Bu kapakta oluşan yetmezlik aşağı doğru ilerler ve tüm damarlarda genişlemeye neden olur.
  • Bu uzun zamandan beri bilinmektedir.
  • Ayak bileğinde kasığa kadar tüm damarın çıkarılması ilk uygulanan yöntemdir.
  • Sonrasında ise bu yöntemde varisler tekrarlandığından ve uzun dönem sonuçları kötü olduğundan alternatif arayışlarına girilmiştir.
  • Ana sorun bu toplar damarın kasık ve diz arasındaki bölgesinde olduğunun saptanması üzerine sadece bu bölgenin çıkarılmasının yeterli olacağı düşünülmüştür.
  • Açık ameliyat yerine ultrason altında önce lazer sonrasında radyofrekans ve en son yapıştırıcı kullanılmaktadır. Böylece yetmezlik gösteren bölgen tıkanmaktadır. Basınç artışının kaynağı  ortadan kalkar. Uzun dönemdeki etkileri önlenir.
  • Pek varis tedavisinde neden damarı tıkıyor. Eve tıkıyoruz hedef damar duvarının yapışması böylece tamamen dolaşım dışına çıkması.
  • Bu doğru bir şey mi? Başka bir alternatif yok mu? Teorik olarak doğrudur.
  • Peki alternatifi  var mı?
  • Kapakçık yetmezliği için External Valvuloplasty denen yani kapakçığın olduğu bölgenin dışardan bir madde ile desteklenmesi yöntemi bir süreliğine uygulanmıştır. 
  • Bu hala devam eden çalışmalar konu olmak ile birlikte Endovenöz Ablasyon teknikleri ile şimdilik geride kalmıştır. Bu konudaki diğer çalışmaları da yazmaya çalışacağım.
  •  

 

Varisin temel sebebi damar duvarındaki zayıflama ve buna bağlı genişleme: dilatasyon dur.

Dilatasyon ile  kapakçıklarda oluşan yetmezlik sistemin tümüne yayılır. Basınç artışı Venöz Hipertansiyona neden olur.

Bacaktaki Yüzeyel Toplardamar Sistemi (Vena Saphena Magna) Derin Toplar Damar Sistemine (Femoral Vene) tam kasık bölgesinde dökülür. İngilizce Great Saphen Vein (GSV) ve Femoral Vein birleşim yeri. Safen ven ve Femoral Ven birleşim yerine : SAFENOFEMORAL JUNCTİON(SFJ) adı verilir.

VarisLerde tüm olayın temeli bu bölgede olur. 

SFJ da bir adet terminal valve ve hemen sonrasında ise Proximal Terminal Ven Yer Alır. Bu iki kapakçık bozulması durumunda kan aşağı doğru gider. Normalde kanın aşağı doğru kaçması için bu valve’ler: yani kapakçıklar şarttır. Yoksa kan yukarı çıkamaz ve kalbe geri dönemez. Bunu iki kanatlı bir kapı gibi düşünün eğer kapıyı geniletirsenin kanatlar kapandığında arada açıklık kalır. Basitçe bu varislerdeki kapak yetmezliğinin sebebidir.

Peki bacaklarımızda bir motor yok, kan nasıl yukarı çıkıyor. Kasların kasılması ile oluşan baskı ile yukarı çıkıyor sonra kapakçıklar kapanıyor. Böylece sanki ‘’ Süveyş Kanalı ‘’ gibi birleşik ama kapakçıklar ile ayrılmış bir sistem ile kan yukarı kalbe doğru çıkıyor.

 

 

 

 

 

Varis hastalığı eski Roma Dan bu yana bilinen bir hastalıktır.

Tedavisi için ilk fikir Cerrahi’nin babalarında bir olan Trendelenburg tarafından önerilmiştir. 

Kasık bölgesinde daha önce bahsettiğimiz SFJ: Bacaktaki Yüzeyel Toplardamar Sistemi (Vena Saphena Magna) Derin Toplar Damar Sistemine (Femoral Vene) tam kasık bölgesinde dökülür. İngilizce Great Saphen Vein (GSV) ve Femoral Vein birleşim yeri. Safen ven ve Femoral Ven birleşim yerine : SAFENOFEMORAL JUNCTİON(SFJ) adı verilir.

Büyük Safen Ven Vena Safena Magna Daki basınç artışının karın içindeki basınç artışından kaynaklandığını düşünüyordu. Bunu hastalar üzerinde göstermişti. Bu damarın bağlanması (ligasyon) ile aşağıdaki varis damarlarında azalma ve kaybolma görülüyordu. Sonuçlar çok memnun ediciydi ama o dönemde bile % 20 oranında varislerin tekrarladığı rapor edilmişt.

1888’de yapılan bu ameliyat neredeyse 100 sene tahtını korudu. O dönemde bile trendelenburg un önerdiği yerden daha yukarıda Vena Safena Magnanın bağlanması tartışılmaya başlanmıştır.

Sadece Safen ven değil onun kasıktaki dallarının da hastalıktan sorumlu olduğu düşünülüyordu. Damar bağlansa bile bu dallardan aşağıya gene kan göllenmesi olduğu düşünülüyordu. Bu konu günümüzde de gündemdedir. 

 Bacaklardaki toplar damar sistemi genelde iki ana damar üzerinden çalışır. Yüzeyel ve derin toplar damar sistemi. Bunlardan bir tanesi ki bu sıklıkla varisin görüldüğü damardır, ‘’BÜYÜK SAFEN VEN ‘’ adını alır. Büyük safen ven ayak bileğinin iç yüzünden başlar ve kasık bölgesinde derin toplar damar sistemine dökülür. Küçük Safen ve ise yüzeyel toplar damarın ikinci bileşenidir. Küçük safen ven ayak bileğinin arkasından başlar. Ve diz arkasında ana femoral vene dökülür. 

 

KAÇAK,KAPAKLARDA KAÇAK, REFLÜ

 VARİSLERDEKİ TEMEL BOZUKLUK.

  • Kaçak denilen olay toplardamar sisteminde kanın aşağı doğru gitmesini engelleyecek kapakların yetmezliğidir. Yani tam kapanmaz ya da tam kapansa bile aradaki boşluktan kana aşağı kaçar zaten genişlemiş olan damarda genişleme hızlanır ve sonuçta varis hastalığı oluşur. 
  • Kapaklarda oluşan yetmezlik temelde kapağın kendisinden kaynaklanan (primer) ya da onun dışında gelişen nedenlerden (sekonder) ortaya çıkar.
  • Bu konuyu Dolaşım Babası W.Harwey ilk kez tanımlamıştır. Yukarıda basitçe aktarılan temel bilgi günümüze kadar geçerliliğini korumuştur.
  • Toplardamar sisteminde çok ender olarak doğuştan kapakların gelişmediği durumlar görülebilir. Çok ender bir durumdur. Literatürde 14 hasta bulunmaktadır. İki kişinin akrabalarında da benzer durumun olması akla genetik geçişi getirir. Bu hastalarda çok erken dönemde venöz yetmezlik gelişmektedir.
  • Venöz Yetmezlik varis ile beraber oluşan genel patolojidir.
  • Doğuştan kapak eksikliği bulunanlarda ayak bileğinin iç yüzünde yara oluşumu görülmesi sıktır. Ayakta şişlik (ödem) tabloya eşlik edilir. 
  • Kanın aşağıda göllenmesi ayağa kalkıldığında bacaklara doğru kanın geçişi ile kalbe dönen kan miktarının azalması ve sonuçta kalbin pompaladığı kanın azalması tansiyonda düşüklük: Ortostatik (pozisyonel) Hipotansiyon yapar. Aniden ayağa kalktığınızda tansiyon düşmesine bağlı baygınlık görüşebilir. Her varis hastasında görülecek diye bir kural yoktur.
  • İlginç bulgulardan birisi de otopsi çalışmalarında Sol Karın içi fende (iliak ven) daha az sayıda kapak bulunduğu tespit edilmiştir. Sol bacakta daha çok varis görülmesinin sebebinin bu olduğu iddia edilmiştir. Benzer bir çalışmada varisi olmayan sağlıklı gönüllülerde ailevi varis öyküsü olanlarda bu kapakların olmadığı görülmüştür. Bu da varisin gelişiminde genetik faktörlerin önemini göstermiştir.
  • Bir başka çalışmada varisleri olan erişkin ve çocuklarda (evet çocuklarda da varis görülür) ilginç bulgular görülmüştür. Erişkinlerin % 16’sında ve çocukların % 32’sinda kapak olmadığı saptanmıştır. Beyazlarda Afrikalılar göre kapak eksikliği daha çok bulunmuştur.
  • Tüm bulgulardan kapak gelişimin olmaması ile varis hastalığını gelişimi konusunda hala yeterli bilimsel kanıt yoktur.
  • Varisli toplardamarlarda kapakların mikroskobik çalışmalarında distrofik değişiklikler yapılmıştır. Kolajen lifleri, elastik lifleri ve kas hücrelerinde bozukluklar görülmüştür. 
  • Derin toplardamarda oluşan tromboz (pıhtı) geçirmiş hastalarda oluşan iltihabi reaksiyon ile (flebit, sadece pıhtı değil aynı zamanda damar duvarında iltihap olur)  sonuçta % 25 oranında varis gelişir. DVT’lerin yani Derin ven Trombozunun uzun dönem sıkıntıları arasında bu da bulunur.
  • Normal bir toplardamarda genişleme (dilatasyon) zaman içinde bu kapaklarda fibrozis (bir çeşit yara iyileşmesi) olduğu da mikroskobik çalışmalarda görülmüştür.
  • Bu genişleme toplardamarın çapının tamamında dairesel bir genişleme olabileceği gibi sadece bir bölgede genişleme olması da yine kapaklarda yetmezliğe neden olur. Her iki durumda da kapaklarda oluşan yetmezlik ve kanın aşağı kaçması ve oluşan türbülans kapaklardaki hasarı arttırmaktadır.
  • Sekonder Yetmezlik işte bu şekilde olur DVT gibi bir neden bağlıdır. Özellikle diz altı bölgede oluşan DVT de pıhtı aşağıya doğru ayak bileğine giden toplardamarlara gider böylece patoloji daha da ilerler. Sonuçta ilk değişiklikler ayak bileğinde görülür. 
  • Kabaca varis hastalarının ellerindeki ultrason raporlarında gördükleri reflü yani yetmezlik ya da kaçak kelimesinin anlamına basitçe bir bakış atmış olduk.
  • Bu konuya ileride devam edeceğiz.,
  •  

Anahtar kelimeler:

varis, varis, varis tedavisi, varis çorabı, varis belirtileri, iç varis, ameliyatsız varis tedavisi, kan, varis nedir, kılcal damarlar, kılcal varis, mavi damarlar, mor damarlarda, varis yaraları, renk değişiklikler, morarma, reflü ,kaçak, yetmezlik, kapaklarda kaçak , ven, varisin temelleri, estetik varis tedavisi, köpük tedavisi, skleroterapi, köpük tedavisi, varis tekrarlar mı, varis neden tekrarlar, varis tedavisi İstanbul, varis doktoru, varis serdar Akgün, serdar Akgün varis, Prof.Dr.Serdar Akgün, vital fulya, academic hospital, 1 dakikada varis, doktor, profesör, haber, sağlık, sağlık videoları, sağlık videoları izle, damar, köpük, estetik, İstanbul, doktorlar, 

 

YAŞLANMA VE VARİS

  • Yaşla beraber varis görülme sıklığı artar.
  • 50 yaşından sonra artar.
  • 127 kişilik bir otopsi çalışmasında diz toplardamarı (popliteal ven) duvarında bağ dokusunda artış görülmüş. Bunun anlamı nedir?, toplar damarın yaşla beraber genişleyebilme özelliğinin kaybolmasıdır.
  • Bypass ameliyatında çıkarılan safen toplar damarında yapılan ‘’dikey gerilim’’ testinde yaşın etkisi gösterilmiştir. Dikey düzlemde gerilimin azalttığı gösterilmiştir.
  • Bu çalışmaların sayıca az olması en azından bazı bulgular olmasına karşı ‘’ yaş ile kesin varis artar ‘’ çıkarımında bulunmak bilimsel olarak doğru değildir.
  • İnsanların yaşlandıkça fazla ayakta kalmalarına gerek kalmadığı için (emeklilik) varis gelişimdeki olumlu bir noktadır.
  • Kısa bir rakam dizisi verelim.
  • Kılcal Damarlar; 20 yaşına göre 30 yaşında 4 kat,
  • Küçük Varisler; 20 yaşına göre 30 yaşında 2 kat,
  • Büyük Varisler; 20 yaşına göre 30 yaşında 3 kat,
  • Kapak Yetmezliği: 20 yaşına göre 30 yaşında 1 kat arttığı bulunmuştur.
  • Yaş ve varis ameliyatı konusu ise tartışmalıdır.
  • Kişinin aktif hayatı, çalışma koşulları ve yakınmaları önemlidir.
  • Ben 72 yaşında ama canavar gibi çalışan ve spor yapan (maşallah) bir amcayı ameliyat ettim. Kendisi ben olmak istiyorum artık! dedi.
  • Ama 69 yaşında pek dışarı çıkmayan ve aktif olmayan teyzelere zorunlu olmadıkça (yara veya şiddetli ağrı) ameliyat önermiyorum.

 

 

 

VARİS GENETİK MİDİR?

 

  • Fransa’da yapılan 402 hastanın incelendiği çalışmada 
  • Sık sorulan bu soruyu detayları ile aşağıda yanıtlayacağım.
  • Önce bazı araştırma bilgilerine bakalım.
  • Fransa’da yapılan 402 hastanın incelendiği çalışmada bakın neler bulunmuş?
  • Anne ve Babanızda varis varsa; sizde varis çıkma olasılığı % 90 (bazı çalışmalarda % 80)
  • Eğer anne veya babanızdan birisinde varis varsa; bu şans erkeklerde % 25 (başka çalışmada %27) ve kadınlarda % 62 (başka çalışmada %41). Toplamda ortalama risk % 20 olarak bulunmuştur.
  • İkizlerde yapılan büyük (2060 kişi) çalışmada FOXC2 geni bulunmuştur. Bu gen özellikle sıkça bahsettiğimiz kapaklardaki kaçak (yetmezlik) sorumludur.
  • Bu konuda bir adım daha ileri giderilerek bu gendeki bozukluğu kapakçıklardaki yapısal kollajen ve düz kas hücrelerinde belirli bölgelerde olan bozukluktan sorumlu tutulması noktasına gelinmiştir. Evet, neden belli bölgelerde varis oluyor diğer bölgelerde olmuyor. Sanırım işin temeline bu noktada kafa yormak gerekli. Bunu da başka bir yazıda inceleriz.
  • Özet olarak annesinde varis olan kadınlar varis gelişmesinde ön sıradadırlar.

 

VARİS VE KAN GRUPLARI

  • 569 Fransız ve erkek varis hastasında yapılan bir çalışmada Varis Hastalığı ‘’ A kan grubunda ‘’ daha fazla bulunmuş.
  • Bir başka çalışmada Toplardamarda pıhtı (Derin Ven Trombozu) hastalığının ‘’ O kan grubunda ‘’ daha fazla görüldüğü bulunmuş.
  • Bu bulgular tamamen istatistiki rakamlardır.

 

VARİS ÇORAPLARI

 

  • Sahra çölünde Thassili mağaralarında bulunan M.Ö 5.000 yılına dayanan resimlerde ilk varis çorapları olduğu düşünülen resimlere ulaşılmıştır. Çorap denilince aklımıza çorap gelmesi bunlar daha ziyade bandaj olarak kullanılan tekstil ürünleridir.
  • Eski Mısır Papirüslerinde (Ebers-Smith) kompresyon (baskı) yapan bandajlar görülür. 
  • Romalı askerler de uzun yürüyüşlerde yorulmamak için ayaklarına bandajlar sararlardı. 
  • Hipokrat özellikle bu bandajları varise bağlı kanama ve yaralar nedeniyle önerdiği bilinmektedir.
  • 14 YY’ da Avrupa’da doktorlar bandajları yaygın bir şekilde kullanmaya başladılar.
  • İlk dönemlerde hayvan derisi (köpek) kullanılıyordu. Bunlar tabi ki elastik değillerdi.
  • 1885 yılında Dermatolog Paul Unna Çinko kaplı ayakkabıları dermatit için kullanmaya başladı. Öğrencisi Fischer bu tür ayakkabıları Toplardamarda Pıhtı hastalığını tedavi etmek için kullandı.
  • Elastik bandajların kullanıma girmesi içim 1839 yılında Charles Goodyear’ın plastik üretmesi bir başlangıç oldu.
  • Aynı yıl Dr. John Watson (Sherlock Holmes) elastik bandajları ilk defa hastalarda kullanmaya başladı. Bunlar çok rahat kullanılan ürünler değildi.
  • Sonraki yıllarda tekstil endüstrisinin gelişimi ile daha kullanışlı ürünler ortaya çıktı.
  • Günümüzde kullanılan elastik bandajların ve varis çoraplarının kullanımı ise 1960’lı yıllarda olmuştur.
  • Varis çorapları ve elastik bandajlar nasıl çalışır.
  • ÖDEM: Kapiller sistemden normalde hücreler arası sıvıya ev hücreye sıvı transferindeki en büyük güç kanda oluşan hidrostatik basınçtır. Hücrelerdeki atık maddelerin geri dönüşü de bu basınca bağlıdır. Eğer herhangi bir nedenden bu bölgede sıvı birikimi ‘’ ödem’’ olarak adlandırılır. Elastik bandaj ve varis çorapları ile uygulanan baskı bu bölgede sıvı birikimini önler.
  • Vücudumuzda bu bölgede oluşabilecek birikimi ortadan kaldıran hücrelerin yedek bir kanalizasyon sistemi ‘’lenfatik sistem’’ bulunmaktadır.
  • Elastik bandaj ve varis çoraplarının oluşturduğu kompresyon (baskı) bu lenfatik drenaj sistemini daha etkin çalışmasına neden olur. Böylece ödemin gelişmesi bir de bu sistem aracılığı ile önlenir.
  • Hem kandan hücrelere geçiş (kapiller filtrasyon) hem de geri emilim (reabsorbsiyon) artar.
  • Cilde yakın bölgelerde kapiller sistemden hücreler geçiş aşamasında proteinden çok sıvı geçişi olur. Böylece protein içeriği düşmeyen kan sıvıyı daha kolay geri alır.
  • Egzersiz gibi kompresyon tedavisi lenfatik drenajı arttırdığı gösterilmiştir.
  • Peki, bu elastik bandaj ve çoraplar ne kadar sıkı olması konusunda bir temel oluşturur.
  • Çalışmalar göstermiştir ki; Ayakta iken 15 mmHg (civa) basınç toplardamar çaplarını düşürmektedir.
  • Hatta ayak bileğinde 18 mm Hg kasıkta ise 8 mm Hg gibi baskı ile toplardamar dolaşımı ciddi şekilde yükselmektedir. İşte bu basınçlar bizim kullandığımız varis çorapları sınıflamasında dikkat edilen basınç vardır.
  • Ayak bileğinde uygulanan 20 mmHg basınçta dolaşımın artmasına ciddi katkıda bulunur.
  • Uygulanan basınç 42 mmHg ye çıktığında toplardamarlar ciddi şekilde daralmakta 82 mm Hg’ya çıktığında ise tamamen kapanmaktadır. Bu rakam sınırdır. Kullanılmaz. Niye kullanalım ki? Bu basınçlar ayakta durduğunda bile toplardamarlarda hiç kapakçık olmasa bile kanın geri kaçmasını engellemektedir
  • 30-49 mm Hg basınç uygulandığında ciddi venöz yetmezliği olan olgularda bile önemli katkı sağlanmaktadır. İlk bölümü burada noktalayalım.

HANGİ? VARİS ÇORABI, ÖLÇÜMLER.

  • Çorap konusunda esas konular; ölçüm ve basınçlardır.
  • Ölçümler ayakta yapılmalıdır.

 

  • Gördüğünüz üzere çok farklı ölçüm noktası var.

En önemli noktalar X, Y, B, C,D,E,G’dir. Külotlu çoraplar için daha yukarıdaki noktalar ölçülmelidir. 

Her üretici firmanın kendine özgü ölçüm sistemi vardır. Bu tablo maksimum sayıda noktayı içeren bir yerde üst düzey ölçümler için geçerlidir.

  • Peki basınçlara göre ayrım nasıl yapılır.

 

 

Yukarıdaki tablo içerisinde ilk sütunda bulunan Avrupa Birliği yaygın olarak kullanılmaktadır.

  • Koruyucu ya da dinlendirici diye adlandırılan ilk grupta basınç 10-14 mm Hg 
  • I.Sınıf: 15-21 mmHg: Düşük Basınç
  • II.Sınıf: 23-32 mmHg: Orta Basınç
  • III.Sınıf: 34-46 mmHg: Yüksek Basınç
  • IV.Sınıf: > 49 mmHg: Çok Yüksek Basınç

ÇORAP TİPLERİ

  1. Diz altı
  2. Yarım Kasık
  3. Yüksek Kasık
  4. Yüksek Kasık, Kalça Destekli,
  5. Yüksek Kasık, Külotlu
  6. Külotlu Çorap
  • Önemli bir nokta: Gerek duyulduğunda ‘’kişiye özel’’ çoraplarda yapılmaktadır.
  • Varis hastalığının derecesine göre muayene sonrasında doktorunuz size uygun çorabı reçeteleyecektir.

 

VARİS ÇORABI NASIL GİYİLİR?

  • Bu önemli bir sorun ama sabırlı davranır ve tarife dikkat ederseniz. Bu sorunu çözebilirsiniz.
  • Başta akşam çorabını çıkarırken hemen çorabı karışık bir şekilde bırakmayacaksınız. İş bu noktada başlıyor
  • Çorabını çıkardıktan sonra saba giymek üzere hazır bir şekilde bırakmalısınız. Sabah zaman kazanmak için bu idealdir.
  • Önce çorabı ters yüz edeceksiniz.
  • Ayağınızın ön kısmını sokacak şekilde çorabı içeri doğru katlanacaksınız. Yani ayak kısmı içeride geri kalanı da üzerinde ters olarak duracak şekilde bırakacaksınız.
  • Sabah kalktığınızda önce normal şekilde duran içe doğru katlanmış bölüme ayağınızın ön kısmını yerleştireceksiniz.
  • Sonra ters duran kısmı yukarı doğru çekerek topuk kısmına kadar getireceksiniz.
  • Burada biraz zorlanacaksınız ama topuğu geçtikten sonra iş kolaylaşacak.
  • Önemli olan aşama aşama ilerlemek.
  • Topuğu geçtikten sonra önce çorabın en üst kısmını çekerek ayağınıza çorabı geçireceksiniz.
  • Bunu yaptıktan sonra ayak sonra bilek sonrasında diz altı bölgesinde oluşan potlukları iki eliniz ile gideceksiniz.
  • Bunu sık yaparak bir alışkanlık haline getiriniz, hemen vazgeçmeyin kazanan siz olacaksınız.
  • Bir çorap giyme cihazı da bulunuyor ben hiç kullanmadım gerek yok bana göre.
  • Aklınıza hemen kötü çoraplar gelmesin şimdi çok güzel çoraplar var.
  • Peki, fiyatlar nedir. En basit biraz kumaşı kalın olan çoraplar 50 TL civarındadır. Bu rakam 100 dolara kadar çıkmaktadır. Önce çoraba alışmanız gerekir. Alışma sürecinde basit ve ucuz bir çorap alınız. Sonrasında normal kıyasla daha pahalı bir çorap alabilirsiniz.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz