Covid 19 salgını Wuhan’dan başladı. İlk başta dikkat çekmeyen önemli bir nokta ise sonra ortaya çıktı. Wuhan’da büyük bir ilaç fabrikası var. Bu fabrika Amerika için ilaç üretiyordu. Virüs çıktığı şehirde üretilen ilaç güvenli mi? sorusu soruldu, hatta Amerika Çin ticaret savaşı da bu düzlemde yeniden canlandı.
Sonradan anlaşıldı ki? Amerika ilaç açısında dışa bağımlı ve bağımlı olduğu ülkelerin başında Hindistan, Çin ve Avrupa ülkeleri geliyor. Amerikan İlaç Kurumunun onayladığı Hindistan’da 100’ün üzerinde anlaşma yapılmış fabrika var.
Arkasından İtalya 56 ve Çin 28 fabrika ile sıralanıyor.
Geçmişte Çin’de üretilen Heparin adlı bir ilacın aslında etkisiz olduğu ve buna bağlı ölümler görüldüğünü de biliyoruz.
Aslında bazı önemli ilaçlar ve en çok tüketilen ilaçların çoğunluğu Amerika’ya Çin’den geliyor. Bunu oranı bir Amerikalı senatör tarafından & 80 gibi bir oranda açıklansa da doğrusu % 14 civarındadır.
Ardından Amerikalılar ucuz üretim basısı yüzünden bu konuyu hemen soğuttular. Eski düzen aynı şekilde devam etti.
Şimdi isterseniz olaya bir başka açıdan bakalım.
Hindistan ve Çin son yıllarda hem çok büyüdü hem de bilimsel olarak Çin’in daha çok ağır bastığı bir üretim gözlendi.
Hindistan’dan çok Çinliler hem ilaç endüstrisine yatırım yaptılar hem de kendi Geleneksel Çin tıbbında kullanılan bitkiler için temel tıp araştırmaları yaptılar. Evet, yabacıların patent haklarına sahip oldukları ilaçları üretiyorlardı. Ama bu yeterli değildi. Dünyada doğal veya bitkisel tedavi yöntemleri üzerine olan ve artan ilgiyi bilimsel temle dayandırarak kendi ürünlerini yaratmak istiyorlardı. Böylece Amerikan hegemonyasını kırmak istediler. Hani benim de size aktardığım zerdeçal gibi bazı bitkiler üzerine yapılan deneysel araştırmaların önemli bir kısmı Çin’de yapılmaktadır.
Özet olarak Çin Hindistan gibi uysal bir politika izlemektense yavaş, yavaş kendine bir yer edinmeye gidecek yolda ilerlemeye başladı.
İlaç endüstrisini eleştirilen yönleri ve günümüz tıbbının damar sertliği gibi sadece sonuçları tedavi etme veya hastalığı kontrol etme girişimlerindeki başarısızlıklar ve kanser tedavisindeki gelişmeler bunun yanında akçeli işlerin dayanılmazlığı ile birleşince yeni gelişmeler baş gösterdi.
Örneğin Dünyanın dört bir tarafından hasta çeken Cleveland Clinic yakın bir zamanda bir Wellness/Önleyici Tıp Merkezi açtı. Hastanenin yanında kişileri orada kabul ediyor ve birkaç doktordan oluşan ekipler hastaları spordan beslenmeye, meditasyondan yogaya kadar değişik konularda eğitiyorlar.
Hannover’de Çinliler Almanlar ile birlikte bir ortak tıp merkezi açtılar.
Çinliler Tamamlayıcı ve Önleyici Tıp konusunda büyük bir merkez açmaya hazırlanıyorlardı ama araya Corona girdi.
Çin’de Geleneksel Tıp Öğreten çok sayıda tıp fakültesi var. Hatta bazıları İngilizce eğitim veriyorlar.
Bu ileride tıbbın evirileceği yeni noktalara hazırlanmak ve bunun hem bilimsel hem de ticari alt yapısını oluşturmak üzere yalpan çalışmalar.
Çinliler sadece ilaç üretmek derdinde değiller.
Kendi tıp ürünlerini bir marka haline dönüştürmek istiyorlar.
Çin ilaç endüstrinsin büyüklüğü 200 milyar dolara yaklaşacak ve dünya da 2024 yılında ikinci sıraya yükselecekler.
Bunun için şu sıralar biraz yavaşlasa da ilerlemeye devam edecekler.
Geleneksel Tıp hizmetlerinde kullandıkları ürünleri doğal olarak ya da yoğunlaştırılmış takviye gıdalar halinde dünyaya pazarlamak istiyorlar.
Bu da günümüzde tıbbın nereye doğru evirildiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.